29 Ağustos 2016 Pazartesi

DENİZ AZMIŞ



Bir yolculukta tekneniz limana ulaştığında suya girmek için tekneden indiğinizde önünüze çıkan deniz kabuklarını toplamak eğlencelidir ama dikkatinizi tekneye yönelik olmalıdır ve kaptanın yolcuları çağırıp çağırmadığını izlemelisiniz. Sonra da topladıklarınızı fırlatıp atmalısınız… böylece yaşamda da size deniz kabuğu yerine eş ve çocuk verildiğinde sizin onları almanızı engelleyecek bir şey olmaz. Ama kaptan sizi tekneye çağırdığında onları önemsemeden her şeyi bırakıp gemiye koşun.

6 Ağustos 2016 Cumartesi

SALHANE YENİDEN

Eskiden sessiz Bozcaada'nın tek Gece Kulübü olan ve uzun süre atıl vaziyetteki SALHANE yeniden hareketlenmiş..

Montaigne, mantık katedralinde kendine bir sığınak aramak yerine, ölümün pençe attığı kıyıyı arayıp tarar ve orada bulduklarından kendine bir sığınak yapar. Bu sığınak kum ve deniz kabuğundan, arkadaşlık ve cinsellikten, danstan, uykudan, karpuzdan ve şaraptan olmuştur. Konu olarak attan düşmeyi, bir silah sesini, köpeğini, kedisini, böbrek taşlarını ve etrafını kuşatan sesleri ve görüntüleri alır.

YAVAŞLAMAK GERÇEKTEN GÜZEL ŞEY


Rahip ona kim kendini bu dine verirse, ölümünden sonra sonsuz güzelliklere sahip olacağını söyledi ”Öyleyse siz neden ölmüyorsunuz?” yanıtını verdi filozof.



Sessizlik bile biliyor, Konuşmayı ve yalvarmayı. Tasso

ilk defa 1986 senesinde Bozcaadaya gitmiştim. Blogu biraz araştırısanız  o zaman ait bazı resimle görebilirsiniz ( Kale , liman, Ayazma vs.. ) Aradan geçen 30 sene sonunda bu kadar popüler olmasına rağmen kasabanın merkezinde böyle yapılar görebiliyorsunuz.





 Göğün altında ne varsa, diyor bilge, yasa ve yazgı ile birlikte yürür.

Eskiden sokak aralarında lokanta yoktu. İlk açıldığında kimseler gitmezdi. Çünkü Bozacaada demek deniz ve deniz kenarı demekti.


Akşama hazırlık..

5 Ağustos 2016 Cuma

KAHVE


Geçen sene açılan ve neredeyse dünyadaki tüm kahve çeşitlerini barındıran bu cafede kendinizi Güney Amerika'da hissediyorsunuz.

Işığın nasıl akıl ve zeka haline geldiğini bilmediğiniz gibi; ne onu, Avrupa’nın bulutlu göğü altında yaşayan bir kuşun boynunda gri veya kahverengi kalırken Hindistan’da yaşayan aynı kuşun boynunda yakut, safir, opal veya zümrüt haline getiren basit ve doğal süreci, ne de burada kutup doğası içinde nasıl beyaz kaldığını biliyorsunuz.


OTUZ SENE SONRA

ROUSSEAU; doğanın masumiyeti, yapay dengeden daha değerlidir.

Bir de bakıyorsun ki, yaşamakta olanların geçmekte olduğu istasyonlar, senin çoktan geçmiş olduğun istasyonlar.



 Kalenin hemen yanındaki otoparktan on adım yürüdüğünüzde sağ tarafınızda sonsuz bir sesizlik,



sol tarafınızda ise tarifi zor bir sıcaklık hissetiyorsunuz.


Ruhun bedene nasıl katıldığını bilmiyorsan Tanrı’nın işini hiç bilemezsin.